2 yaşında.
2 senedir hayatımızda yani.
Karnımdaki dönemi, öncesinde ona sahip olmak için verdiğimiz
kararı da sayarsanız 3 sene.
Dile kolay.
Bir yandan 22 sene gibi, 33 sene gibi…
Sonra onu her özlediğinizde 2 saat gibi... 3 saat gibi…
İşte böyle bir şey anne olmak. Zamanın dokunamadığı tek yer.
Büyüyen ama yaşlanmayan yegane duygu.
Geçen sene bu zamanlar kurduğu tek tük cümleler vardı,
paytak paytak iki saniyede bir yere düşen bir yürüyüşü vardı, kat kat tombik
bacakları vardı…
Bu seneyse ‘’Seni seviyorum anne!’’ diyerek içimi titreten
cümleleri var, yürümeyi unutmuş sürekli koşan ayakları var, uzayan bir boyu
dolayısıyla zayıflayan bacakları var…
Her şey değişiyor yani… Her şey farklılaşıyor…
Sevgimiz mi?
O sabit işte. Her gün aynı büyüklükte. Kimi zaman gözlerimi
dolduracak kadar, kimi zaman beni sadece gülümseten; ama işte kalbimi günün her
saniyesinde tir tir titreten!
Heyecanlıyım…
Umutluyum…
Gururluyum…
Cümlelerim bir yandan patır patır, bir yandan da boğazımda
düğüm düğüm…
İyi ki doğdun oğlum!
İyi ki bu dünyaya benim çocuğum olarak geldin!
Seni seviyorum!
Annen