anneler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anneler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Şubat 2014 Pazartesi

Afiyet Olsun!


Sosyal medya üzerinden yaptığınız paylaşımlarda dikkat etmeniz gereken en önemli konulardan biri çevre tarafından olmadığınız bir kişi olarak algılanmak. Ben de bunu sık sık yaşayan bir anne olduğum için belirtmek isterim ki ben bir beslenme uzmanı veya doktor değilim!Benim yaptığım mesleğin annelik sıfatımla yakından uzaktan alakası yok. O yüzden yazdıklarımı bol bol araştırıp okuyan, deneyimlemekten çekinmeyen bir annenin paylaşma isteği olarak okumanızı rica ederim.
Efe’nin beslenme programıyla ilgili çok soru alıyorum. Bu sebeple sizlerle ek gıdaya geçtiğimiz 6. Ay dan itibaren gelişen beslenme rutinimizi paylaşmak istedim. Bu programın büyük çoğunluğu doktorumla konuşarak, bazı detaylarıysa benim araştırma ve deneyimlemelerimle oluşmuştur. Umarım sizlere de faydalı bir yazı sunabilirim:

6. ay ek gıdaya geçiş:
1. gün: 2 tatlı kaşığı meyve (elma veya armut cam rendeden geçirerek suyuyla birlikte posası da veriliyor)
2. gün: 4 tatlı kaşığı meyve
3. gün: 2 tatlı kaşığı yoğurt (kendin mayalıyorsun tercihen günlük veya organik süt)
4. gün: 4 tatlı kaşığı yoğurt
Bu denemelerin sebebi bebekte gıda alerjisi varsa bunların tedbirini almak. Denemelerden sonra 1 gün meyve, 1 gün yoğurt şeklinde devam edebilirsiniz. Deneme süreci sonrası bebek ne kadar kabul ederse o kadar yiyebilir.Başlarda tercihen akşamüstü öğününü tercih edebilirisniz.

1 hafta sonra 2 öğüne çıkabilirsiniz. Öğlen meyve, akşamüstü yoğurt gibi...
Her ek gıdadan sonra anne sütü veya devam sütüyle desteklemek önemli.

Örnek Program:
Kalkış (Örnek kalkış 07:00 olsun) : Anne sütü veya devam sütü
10:00 : Meyve sonrasında anne sütü veya devam sütü (meyveden hemen sonra kabul etmezse 1 saat sonra verilebilir)
14:00: Anne sütü veya devam sütü
17:00: Yoğurt sonrasında anne sütü veya devam sütü
20:00: Anne sütü veya devam sütü

Bu programı 10 gün kadar uyguladıktan sonra çorbalara geçiş yapabilirsiniz.
Çorba yaparken ilk çorbanızda patates, havuç, kabak ile başlamak uygun olacaktır.
Daha sonra her 2 günde bir bunlara bir sebze daha eklenerek devam edilebilir.
Hedef 8-10 sebzeli bir çorba oluşturmak.

Örnek sebzeler: Patates, havuç, kereviz, brokoli (brokoliyle çorba hazırladığınızda yedirmeden önce bir çay kaşığının yarısı kadar kimyon ekleyebilirsiniz, gaz konusunda yardımcı olacaktır) arpacık soğanı, karnıbahar, maydanoz, dereotu, taze soğan, sarımsak, pırasa, ıspanak, semizotu, balkabağı, kuzukulağı vb.

7.ay
Bu ay çorba içerisine kıyma koymaya başlayabilirsiniz.
Kıyma tercihen iki kez çekilmiş ve yağsız yerinden olabilir.İlk kez ölçü olarak bir avuç içi kadar kıyma kullanılabilir.
Kıyma önce sade olarak denenebilir, sade kabul etmediği takdirde çorba içine eklenmesini tavsiye ederim.
Çorba içerisine bir avuç pirinç de eklenebilir.
Artık kahvaltıya da başlayabilirsiniz.

Örnek Program:
Kalkış 07:00: Anne sütü veya devam sütü
09:00: Kahvaltı (3-4 adet cici bebe, 2 ölçek devam sütü, 1 çay kaşığı labne peyniri (bulamaç yapılacak))
13:00: Çorba sonrasında anne sütü veya devam sütü
16:00: Meyve sonrasında anne sütü veya devam sütü
19:00: Kaşık maması
20:00: Anne sütü

Bazı akşamlar kaşık maması yerine yoğurt verebilir veya öğle yemeğini yarı sebze yarı yoğurt şeklinde yaparak kalan miktarı akşam kullanabilirsiniz.
Bu program uygulanmaya başladıktan 2 hafta sonra sabahları yumurta verebilirsiniz. Önce sarının çeyreği daha sonra yarısı kadar kullanmak doğru ölçü olacaktır.
Çorbanın içine buğday ekmeği veya cicibebenin kızarmış ekmeklerinden ekleyebilirsiniz.

Sabah kahvaltısını farklılaştırılabilir.
Örnek kahvaltılar:
·         3-4 adet cici bebe, 2 ölçek devam sütü, 1 çay kaşığı labne peyniri
·         1 dilim kızarmış cici bebe ekmeği, yarım yumurta sarısı, 1 çay kaşığı labne, 2 ölçek devam sütü
·         3-4 adet cici bebe, 2 ölçek devam sütü, yarım karper peynir, yarım muz

7. ayın içinde çorbalar tavuklu olarak yapılabilir. Organik tavuk olması çok önemli aksi takdirde tavuk verilmese de olur.
8. ay menüye balık da ekleyin. Izgara balık tercih sebebi J. Dip balığı olmamalı! Mevsim ve deniz balığı. Izgara olarak yemediği takdirde balık çorbası denenebilir
9. ay ciğer ekleniyor. Ciğer önce haşlanarak denenebilir almadığı takdirde çorbanın içinde.

İlk sene yasak olan gıdalar: Yumurta beyazı, bakla, patlıcan, bal, fındık fıstık gibi solunum yoluna kaçabilecek gıdalar!

Notlar: Haftada iki kez balık, iki kez kırmızı et ve iki kez tavuk şeklinde bir program oluşturmak gerekir.
Her gün sebze, karbonhidrat ve protein tüketimi olmalı.
Öğünlerde yardımcı gıda olarak tam buğday ekmeği, cicibebe,kızarmış ekmek vs kullanılabileceği gibi organik makarna haşlanıp minik şekilde kesilerek yoğurtla verilebilir.
Tüm bebişlere afiyet olsun, anneler de mutlu olsun!


10 Şubat 2014 Pazartesi

İyi Anne Olmak, İyi İnsan Olmak...

İyi bir anne olmayı hepimiz yazıp çiziyoruz; ancak bunları yazarken, uygularken geri planda ‘’İyi bir insan mıyım?’’ diye düşünmeyi bazen unutuyoruz. Halbuki unuttuğumuz şey aslında iyi bir anne olmanın da temelini oluşturuyor.
Ortaokul lise döneminde hırçın bir çocuktum ben. Dersten atılırdım, ‘’hakkımı savunuyorum’’ başlığı altında öğretmenlerimle inatlaşırdım. Arkadaşlık kısmını söylemiyorum bile. Küçük bir kız ordusu şeklinde yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Aramızdan birinin canını sıkan biri olduysa vay haline...
Üniversiteyle birlikte kavga gürültü tabiki bitti; ancak bazı alışkanlıklar değişmiyor işte. Bir yerde hakkımın yendiğini düşündüğümde sesimi yükseltme davranışım son hız devam etti. Hiç bir zaman hanım hanımcık bir tip olmamı beklemedi zaten kimse.
Hala da değilim.
Ancak Efe’yle birlikte hayatımda yepyeni bir boyut oluşturdum.
Her akşam yatağıma girdiğimde başımı yastığa koymadan önce muhakememi yapıyorum ben. Eğer ben o gün kimsenin hakkını yemediysem, kimseyi üzmediysem, kimse için ileri geri konuşmadıysam, içimdeki iyiliği sevgimi paylaşıp karşılığında iyilik gördüysem, insanları yanlışa yönlendirmek yerine onları sakinleştiren bir rol oynadıysam, birilerinin hayatına onları kendimden küçük görmeden dokunduysam o zaman ben vicdanı rahat ‘’iyi bir anne’’ ama ondan daha da önemlisi ‘’iyi bir insan’’ olarak uyuyabilirim. Bunlardan birinin tersini yaptıysam da zaten bir sonraki gün bunu nasıl düzelteceğimle ilgili aksiyon planımı yaparım uyuyamam o gece...
Artık anneler olarak rollerimiz çok farklılaştı. Hayatlarımız da öyle. Bizler her şeyden önce teknoloji çağı anneleriyiz. Teknolojinin güzelliği paylaşmak ve paylaştığından fayda sağlamak. Ama bir yandan da söz uçar yazı kalır bunu unutmamak gerekiyor. Hayatımızın her anı, insanlara olan her yaklaşımımız, verdiğimiz her cevap kayıt altında. Bu kayda bir gün kendi çocuğumuzun ulaşması da mümkün haliyle.
Son zamanlarda olan internet kavgaları çok can sıkıcı bir boyuta ulaştı. Okuduğum bir çok yazıda ‘’Bunu bir anne mi diyor?’’ diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Özürlü çocuğu olan anneyi düşünmeyip kavga sırasında karşısınadakine ‘’özürlü’’ diyen annelerden mi bahsetmek lazım yoksa birbirinin kıyafetinden kilosuna kadar eleştiren hatta dalga geçenlerden mi?
Hayat bana çok bonkör davrandı. Beni hayatının merkezinde tutan bir eşim ve eşimle olan aşkımdan dünyaya gelen oğlumla ödüllendirildim ben.  Şimdi ben kendimi kanıtlamak için, inatlaşmak için bu ödüle saygısızlık edersem nasıl bir insan olurum?
Ben oğluma güzel bir hayat sunabilmek için her gün canla başla çalışan bir anneyim. Oğluma istediğim şeyleri bırakamaz fakat onun ‘’iyi bir insan’’ olduğunu görürsem o zaman yine mutlu bir anne olurum çünkü bilirim ki çizgimle doğru bir rol model olmuşum. 
İyi niyetli güzel anneler,  eğer her akşam yatağınıza vicdanınız rahat giriyorsanız boşverin gerisini düşünmeyin, didiklemeyin. Siz zaten bu hayattan ödülünüzü almışsınız, gerisi vızıltı... 
Sevgiler

24 Ocak 2014 Cuma

Normal Olmak Veya Olmamak...


Normal olmak...
Aslında biz yeni anneler sadece bunu istiyoruz.
Hayatın içinde olduğumuzu hissetmek, hayatımızda değişen binlerce şeyin yanında bir iki şeyin de değişmedğini görmek...
Ama normal olamıyoruz bir türlü.Bir gün kendimizi motive etsek te ertesi gün tepetaklak oluyoruz. Yeniden pijama kafa üzeri topuz moduna geçiyoruz.
Kendimize bile itiraf edemediğimiz bir dolu duygu. Karman çorman içimiz.
Ben bu normalleşme sürecinde nerede hata yaptığımı geçtiğimiz haftasonu buldum.
Geçtiğimiz hafta ani bir kararla instagram üzerinden bir süredir iletişim halinde bulunduğum annelere ulaştım. ‘’Hadi’’ dedim ‘’Biz artık buluşalım, tanışalım.’’. Ulaştığım anneler dışında bana ulaşanlar da oldu Böylelikle 9-10 anne ve bebekleri şeklinde bir grup haline geldik. Buluşacağımız güne kadar wassapp üzerinden bayaa bayaa tanıdık bir birimizi.
Pazar günü bir araya geldik ama ne bir araya gelmek!
O kadar anneyi ve bebeği bir arada hayal edemediniz değil mi.. ?
Etraf onunla ilgilendiği sürece alttaki iki dişini sırıta sırıta gösterip ilgiyi kaybettiği noktada söylenmeye başlayan bir Beren, daha henüz oturma pozisyonuna bile geçemediği için aktivitesi kısıtlı olup kah etrafı izleyen kah memede bile ağlayan bir Tuna, annesinden ayrılmak istemediği için koca bir yolda sling içinde uyuyan 11 aylık bir Ada, alerjileri sebebiyle hiç bir şey yiyemeyen ve dolayısıyla annesine de yediremeyen bir Efe, annesinin dünyası kendi etrafında döndüğü sürece mutlu olan aksi durumda her an içindeki tatlı cadıyı meydana çıkarabilecek bir Derin, işler istediği gibi olduğu sürece güler yüzlü olup istemediği şekilde yürürse alt dudağını sarkıtmaya pek meyilli bir Defne... Ah tabiki bir de benim oğlum! Unutur muyum? Etrafa türlü çapkın bakışlar atıp herkesi ‘’oyy canım dedirtip’’ bana baktığında ‘’beee büüüüü’’ diye söylenmeye başlayan, kucağa gelse kucaktan inmek isteyen, kucaktan inip koltuğa otursa kendini koltuktan sarkıtan bir yaramaz!
Size çizdiğim bu resim uzaktan bakınca korkunç görünüyor değil mi?
Aslında baktığınızda bir çok kişinin ‘’Nasıl dayandınız yahu?’’ diyeceği bu günün bitmesini istemedik biz. Çünkü her türlü karmaşıklığa rağmen kendimizi uzun süredir belki de ilk kez‘’normal’’ hissettik.Bütün anneler bir noktada aynı şeyleri yaşıyordu, hisler aynıydı. Biri bir konuyu daha iyi biliyorsa diğeri başka bir konuda zekiydi o gün. Herkes bir miktar mutlu ama bir miktar da dertliydi. Ve herkes bunaldığı akşamlarda kendini camdan atmak istiyordu J Herkes uykusuzdu (bazıları biraz daha fazlaJ), ve herkes hazırladığı kahveden sadece bir yudum içebiliyordu gün içinde.
Kimimiz çalışıyoruz yavrumuzdan zor ayrılıyoruz işe giderken.
Kimimiz çalışmıyoruz ve tüm gün bir evin içinde tam zamanlı annelik yaparak aslında dünyanın en zor işini yapıyoruz.
Kimimizin bebeği uyumuyor.
Kimimizin bebeği uyuyor ama yemeklerini güç bela yiyor.
Kimimizin bebeği kucağa gelmek için çırpınıyor, kimimizinki kucaktan inmek istiyor.
Bir çok şeyimiz farklı ama aslında aynıyız biz.
Seviyoruz, seviliyoruz, mutlu oluyoruz, ağlıyoruz. Bazen tüm bu değişik duyguları bir anda yaşıyoruz.
Ve bizler ancak bir arada olduğumuzda ‘’NORMAL’’ hissediyoruz.
Ben anladım ki bir anne için elmanın diğer yarısı ancak başka bir anne olabilir.
Benim içinse paramparça elmamın tüm dilimleri yerine oturdu bir haftasonu muhabbetinde.
Katılan tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim!
Darısı tüm annelerin başına.

Teşekkür: O kadar anne ve bebeğini büyük bir içtenlikle ağırlayan ve bizleri hediyelerle uğurlayan Bağdat Caddesi Le’ra Fresca kafeye sonsuz teşekkürler J